''Birileri için bir şeyler yapmak istememe'' günleri yaklaşıyor artık. Önemsememe ve yeni hayatlarına insanları bulaştırmama düşüncesi kapıyı kırıyor. Biz bu eksik çağda sadece
eğleniyoruz ve bunun için ellerimizi boğazlarımıza yapıştırıyoruz. Sözlerimizle
kulaklarımızı parçalıyoruz. Her konuştuğumuz masaya bahşiş gibi etimizden bir
parça bırakıyoruz. Biz bir insanı kazanmak için çok şey abartıyoruz. Çoğumuz günahkarız bu çelişkilerde, bir süre sonra
günahlarımızdan arınmak için sağa sola saldırıyoruz ellerimizde çiçeklerle. Yalan yok, çok güzel oynuyoruz bu meydanlarda.
Herkes kendi doğrusunun koluna
giriyor sokaklarda, ki zaten böyle olmasa zümresel değil kişisel savaşlar kol
gezerdi ortalıkta. Ama bir gün bu da olacak, diğerlerine inanıp, bir zamanlar
en sevdiklerimizi katletmek için elimizde silahlarla pusuya yatacağız kör
karanlıklara. Ya da bir gözyaşı kokusu saracak dünyayı, tüm insanlık bir
travma geçirip bayılacak tüm bu saçmalığın ortasında. Uyandığımızda birbirimize
dokunmadan, cümlelerimizle savaş açacağız. Konuşmayacağız, dokunmayacağız hiçbir
şeye, bedenimizin herhangi bir organını birbirimizi inandırmak için
kullanmayacağız. Tüm hayvanlar olduğu yerde duracak, bu zihinsel hesaplaşmaya karşı
hiçbir tepki veremeyecekler.
Elimizde sadece iki şey: Bir kağıt, bir kalem.
İçimizdeki her şeyi mürekkebe batıracağız. Hepsi bir yerde
toplanacak daha sonra, içini boşaltan herkes ağlayacak. Ama konuşmayacağız kesinlikle konuşmaya yüzümüz olmayacak. Kibirlerini,
hırslarını ve ihanetlerini sindiremeyenler, utancından kendi mezarını kendi
elleriyle kazan insan ölümleri olacak. Haksız olan topluluğa haklı olan
topluluk değil, adalet kavramını yüzyıllardır öğrenemeyen veya hiçbir şeyden
haberi yokmuş gibi davranan sürüngenler birbirlerini kemirerek yaşamlarına son
verecekler. Tüm katiller öldürdükleri insanları mezarından çıkaracak,
kemiklerini ellerine alıp diz çöküp ağlayacaklar. Konuşmak yasak, çünkü
pişmanlık sözleri çoktan öldü. Zaman yüzleşme zamanı, bahaneler yok bu
hesaplaşmada. Çırılçıplak kalacak herkes, adalet kendiliğinden dağıtılacak,
büyük düşünceleriyle insanlığın yüz karası olan cellatların mezarları dikine
kazılacak.
Bu yeni varoluş yüzünden insanoğlu kendine küsecek, derin
düşünce çukurları kazılacak, çukurların içinde kendi kendini sınamaya mahkum
edilecek. Kuyudan çıkma vakti geldiğini yalnızca kendi yazdıklarıyla
belirleyecek, utançlarıyla, yalanlarıyla beyaz sayfalarda yüzleşecek. Geri
kalanlar toplanacak bir meydanda. tüm yazdıklarını, tüm boşalmalarını ateşe
verip yakacaklar. Etrafa yayılan o ateşin dumanını içine çeken tüm insanoğlu
işte o zaman bedenlerden değil düşüncelerden tekrar doğacak.
r.s. kaya.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder