10 Ağustos 2013 Cumartesi

7-Yeniden Doğuş


''Birileri için bir şeyler yapmak istememe'' günleri yaklaşıyor artık. Önemsememe ve yeni hayatlarına insanları bulaştırmama düşüncesi kapıyı kırıyor. Biz bu eksik çağda sadece eğleniyoruz ve bunun için ellerimizi boğazlarımıza yapıştırıyoruz. Sözlerimizle kulaklarımızı parçalıyoruz. Her konuştuğumuz masaya bahşiş gibi etimizden bir parça bırakıyoruz. Biz bir insanı kazanmak için çok şey abartıyoruz. Çoğumuz günahkarız bu çelişkilerde, bir süre sonra günahlarımızdan arınmak için sağa sola saldırıyoruz ellerimizde çiçeklerle. Yalan yok, çok güzel oynuyoruz bu meydanlarda. 

Herkes kendi doğrusunun koluna giriyor sokaklarda, ki zaten böyle olmasa zümresel değil kişisel savaşlar kol gezerdi ortalıkta. Ama bir gün bu da olacak, diğerlerine inanıp, bir zamanlar en sevdiklerimizi katletmek için elimizde silahlarla pusuya yatacağız kör karanlıklara. Ya da bir gözyaşı kokusu saracak dünyayı, tüm insanlık bir travma geçirip bayılacak tüm bu saçmalığın ortasında. Uyandığımızda birbirimize dokunmadan, cümlelerimizle savaş açacağız. Konuşmayacağız, dokunmayacağız hiçbir şeye, bedenimizin herhangi bir organını birbirimizi inandırmak için kullanmayacağız. Tüm hayvanlar olduğu yerde duracak, bu zihinsel hesaplaşmaya karşı hiçbir tepki veremeyecekler.

          Elimizde sadece iki şey: Bir kağıt, bir kalem.

          İçimizdeki her şeyi mürekkebe batıracağız. Hepsi bir yerde toplanacak daha sonra, içini boşaltan herkes ağlayacak. Ama konuşmayacağız kesinlikle konuşmaya yüzümüz olmayacak. Kibirlerini, hırslarını ve ihanetlerini sindiremeyenler, utancından kendi mezarını kendi elleriyle kazan insan ölümleri olacak. Haksız olan topluluğa haklı olan topluluk değil, adalet kavramını yüzyıllardır öğrenemeyen veya hiçbir şeyden haberi yokmuş gibi davranan sürüngenler birbirlerini kemirerek yaşamlarına son verecekler. Tüm katiller öldürdükleri insanları mezarından çıkaracak, kemiklerini ellerine alıp diz çöküp ağlayacaklar. Konuşmak yasak, çünkü pişmanlık sözleri çoktan öldü. Zaman yüzleşme zamanı, bahaneler yok bu hesaplaşmada. Çırılçıplak kalacak herkes, adalet kendiliğinden dağıtılacak, büyük düşünceleriyle insanlığın yüz karası olan cellatların mezarları dikine kazılacak.

         Bu yeni varoluş yüzünden insanoğlu kendine küsecek, derin düşünce çukurları kazılacak, çukurların içinde kendi kendini sınamaya mahkum edilecek. Kuyudan çıkma vakti geldiğini yalnızca kendi yazdıklarıyla belirleyecek, utançlarıyla, yalanlarıyla beyaz sayfalarda yüzleşecek. Geri kalanlar toplanacak bir meydanda. tüm yazdıklarını, tüm boşalmalarını ateşe verip yakacaklar. Etrafa yayılan o ateşin dumanını içine çeken tüm insanoğlu işte o zaman bedenlerden değil düşüncelerden tekrar doğacak.


r.s. kaya.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder