Onun tanrısı seninki
ile aynı mıydı. Birileri bir anda belirip seni hiç sigaradan fırlayıp üstüne
düşen o anlamsız küllerden kurtardı mı. Zaman onunla iyi geçerken, o güzel
duruyor muydu yanında. Ellerinin içine yüzünü hiç aldın mı. Eski insanlarını mı
düşünüyordun yoksa onun yanında, hiç dalgınlık yaşamadan gözlerinden kopmadan,
ellerini ayırmadan. Öyle kabiliyetlerin var mıydı. Sadece acıktığın için bir şeyler yerken,
karşında sana sevgi ile bakarken ve otururken veya anlamsız bir televizyon
programı izlerken neden şu an bana sarılmıyor diye düşündüğün oluyor muydu
peki. O sevginin içinde bunu neden düşünüyordun. Neden bu düşüncelerini yok
edemiyordun. Oysa az sonra kalkıp yanına gelecek ve seni kollarıyla bir ahtapot
gibi saracak.
Hiçbir kılıç kuşanmadan, hiçbir yasa çıkarmadan, hiçbir şeye meydan
okumadan sadece otururken izle, yürürken izle. Ama içinden bunlar geçmiyor
değil mi. Anlamsız bir şekilde neden çatladığını düşündüğün dar kaldırımlar da
yer yüzünün cehennemi olabiliyor bir anda. Onlar kendilerini hiç bozmadan
zamanla olaylarını atlatıp yeni hayatlarına sürüklenecekler, sonra hiç
değişmemiş gibi bana görünecekler. Ben ise
belki de avını evinde bekleyen bir erkek aslan kibiri ile bu sonsuz döngüde
bekleyeceğim. Hiçbir şey, hatta kendimin değiştiğini bile kabullenmeden
bekleyeceğim. İşte bu kibirli ben, ne kadar saçma. Anlamsız. Niteliksiz. Hedefsiz.
Zamanın tik taklarının içimden geçtiğini anladığım bir gece vakti, her şey, elimden bir anda düşen ve yerde tuz gibi olan bardağa baktığımda, karşıma
çıktığını anladığım o kibirli ben ile hiçbir zaman doğru düzgün konuşamayacağım
ve yaşayamayacağım.
r.serhat kaya
Bu da güzel çokkk
YanıtlaSil