‘’Hadi eve gelin artık’’ seslerinin balkonlardan düştüğü
günler. Gecenin sessizliği. Kimsesiz kedilerin ortalıktan kaybolana dek
izlenmesi. ‘’Gol değil oğlum taşın
üstünden gitti.’’ O ateş böcekleri. Neredeler onlar. Daha dikkatli gözlerimiz.
Daha dikkatli kulaklarımız. ‘’Ağaca çıkmayın çocuğum gece gece.’’ Sen hep kızgın. Yanındaki tam bir eşkıya. Gözlerin dik dik
üzerimde. Koşuyorum asfaltta, nefesi kesiliyor. Asfaltta yıllar sonra bir ölüm.
Sen hiç asfaltta öldün mü dostum. Asfaltta ölmek ne acı. Asfalttaki kanın
ılıklığı. Yağmur yağsa temizlese. Dostum sen genç yaşında başında bir kurşun
deliği ile asfaltta uyudun mu. Devletin gözleri sinsi. Işığı kapat. Perdeyi
arala. Koleksiyonum berbat. Siyaset aynı. Zulüm ve aşk imgesi. Televizyon
bahane. Gözlerin nereye bakıyor ki şimdi. Ben deliysem, sende yaşamıyorsun.
Sıradanlık kanat takmış. Peşimizdeler. Kovsak, geri gelirler. Kafamın içi
barut. Gözlerim ateş. Kalbim ılık olmasa patlayacak içimdeki gemi. Ayaklarım aylak.
Ellerim yabancı. Çirkin. Benim ama benim değil. Kedi hala arabanın altında. Far
suratında. Gözler fosforlu. İsteklerin eriyip gitmesi, garip aldanmaca. Yavaş
yavaş, bal gibi yavaş. Adam kendini asmış. Köşeden bir çığlık. Işıklar açık.
Çığlık ağlıyor. Çığlık ağlamanın abisi. Kedi yine yürüyor. Aç kedi. Sefil kedi.
Sokak lambası sarı. Asfalt beyaz. Dostum seni hiç köşeye sıkıştırıp ölene dek
dövdüler mi? Bizi dövdüler de. Biz ne değişik ölüyoruz bir bilsen. Israrcı ağaç
gözümün önünde büyüyor. Hiçbir şey istemiyor. Sanki bir soylu. Sanki asil. Konuşmuyor.
Görmüyor. Sadece yılları hissediyor. Çimlere çıplak ayakla bas. Kollarını aç. Başını
yukarı kaldır. Gözlerini kapat. Sarıl. Görüyorsun, yalan var. Hırs var. Kibir,
almış başını gitmiş. Kendini beğenenlerin çıkmazı var. Ölüm hep var. Kalbin
ötede değil. Kedi yine neyin peşinde. ‘’Bu golü kimse atamaz oğlum.’’ Sen hiç
duymadın. O da hiç konuşmadı. Asfaltta kanlı su birikintisi. Ilık yağmur
avucumda. Sindin üzerime. Kocamansın artık. Dostum? Onu anlatsana onu biraz
bana. Nasıldı. Hiç hatırlamıyorum. Yorgun muydu. Umutsuz mu. Bir şey istemiyor
muydu. Yoksa anlamıyor muydu. Anlayamıyor muydu. Sen deliysen, o da
yaşamıyordu. Çok özledin, ciğerin düştü, gözlerin kurudu. Kapat televizyonu.
Beynim gebe kaldı. Uyuyalım. Uyumayalım dur. Kahve ya da çay iç. Anlat dostum
anlat. Kedi bize bakıyor. Korkak mıydı. Yoksa mağlup mu. Çekingendi de. Dinleme
içindeki seni bu gece. Siktir et. Çileden çık. Şaşırt içindeki seni. Süt var.
Kahve yap. Işığı kapat. Perdeyi arala. İşçilerin sabah topuk sesi geliyor
aklıma. Güllerin yaprakları eksik. Rüzgar çalmış. Kedi zıplamış üstüne. Bir
adam koşuyor. Eli gömleğinin cebinde. İşçi adam, şansız adam. Devlet eşittir
görünmez üvey baba. Görünmez cinayet. Kurumlar boşvermiş. Kahven soğudu içsene.
Cam kesti ayağımı yalın ayak bastığım çimde. Kollarım hala dargın dostum.
Dostum anlatsana dedim sana. Seviyor muydu. Sevmiyor muydu. Demek bir papatya
değildi. Alışkanlık mıydı. Alışkanlık değil miydi. Demek bir sigara da değildi.
Tiksiniyor muydu durağanlıktan. Durağan biriysen her şey durağandır değil mi
dostum. Saat bilmem kaç. Ne konuşuyor bu insanlar. Konu ne. Konu yorulmak. Orada
bulunmak. Konu rüzgar. Konu hava. Konu spor. Konu aşk imgesi. Konu denge. Konu sevgili.
Konu davul olmuş, zurna olmuş konu. Kelimeler eski. Çok eski. Kimse inanmıyor.
Gitmiyor kelimeler gerçek yerine. Televizyonu hemen kapat. Sahi sigara var içer
misin. Yarışı kazanan boynu bükük at gibisin dostum. Ama kedi daha haklı. Aç
kedi. Bazen katil bu kedi. Hamak güzel. Bulut gibi. Daha çok gez. Çok daha gez.
Karıştır ortalığı. Kaybol. Tanış. Yoksa karıştırırlar. Kaybederler seni
olmazlarda. Dostum hadi anlat artık. Şehirlerde eskir mi. Hamak yırtılır mı
üzerindeyken. Nasıl biriydi anlat. Güzel miydi. Sevecen mi. Sıcak mı.
Cehennemdi de bana. Allah de arada sırada. Kıskançtı de. İmkansızdı de.
İçimdeki boşluk de. Rüya de. Kabus de. Güzel rüyaların adı yok dostum. Kedi
yine cinnet geçiriyor kendisinden başka bir tane daha görünce. Elimden bu
kadarı geliyor. Hatırlamıyorum dostum. Güneşe bakarken her şey güzel. Yağmur
avucumda soğudu. Bu ağaç otuz yaşında. Neler
soktuk aklına. Çimlerin kenarı sararmış. Ayakkabılarım nerede. Anahtarlarım nerede.
Ağaca çıkmam gerekiyor bir daha. Güzel sokaklar var. Güzel ve uzun sokaklar. Fotoğraflar
mutlu. Fotoğraflar ölü zaman. Kitaplarını bazen sil. Duyumlar, duygular bazen
hayvan gibi. Dostum anlat artık. Hep mi kaçarken vuruluyor birileri. Genç
çocuklar gömülemiyor. Tecavüz içten içe sevinçli. Dur dostum dur anlatma bir
şey. Konuşmasak da görüyoruz. Görmesek de işitiyoruz. Algılarımız baştan aşağı
çıplak bizim. Durup durup tiksiniyoruz her şeyden. Kedi yine karanlıkta kayboldu. Sesi geliyor.Bak şimdi de ağlıyor.
rohan s. kaya.
yüreğine sağlık
YanıtlaSil